© 2021 AKTERM GROUP. Tüm Hakları Saklıdır.
1990’lı yıllardan beri iklim değişikliğiyle mücadele, sera gazı emisyonlarının azaltılması, yenilenebilir enerji kullanımı gibi başlıklar başta olmak üzere çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik konularında gösterdiği hassasiyet ile bilinen Avrupa Birliği (AB), 2019 yılının Kasım ayında bu hassasiyetleri bir adım ileri taşıyarak, Birlik’in çevre ve sürdürülebilirlik konularında kesin ve iddialı adımlar atacağının bir taahhüdü niteliğinde bir inisiyatifler paketi sunmuştur: Avrupa Yeşil Mutabakatı (European Green Deal).
Avrupa Yeşil Mutabakatı, Avrupa Birliği’nin (AB), AB’yi daha modern, kaynak verimliliğine dayanan ve rekabetçi bir ekonomiye dönüştürecek yeni bir büyüme stratejisine olan ihtiyacı için geliştirilen bir programdır. 2050 yılına kadar karbon-nötr hedefini içeren bu program, sürdürülebilir bir AB ekonomisi için iklim ve çevre konularındaki sorunları fırsatlara dönüştürmeyi ve bu geçişi adil ve herkes için kapsayıcı şekilde yapmayı hedeflemektedir.
Bu çerçevede Avrupa Yeşil Mutabakatı, kaynakların etkin kullanımını artırıcı eylemlerden oluşan bir yol haritası mahiyetinde olup temiz ve döngüsel ekonomiye geçişe, iklim değişikliğini durdurmaya, biyoçeşitlilik kaybını tersine çevirmeye ve kirliliği durdurmaya yönelik eylem planından oluşmaktadır. Mutabakat, bu doğrultuda gerekli yatırımları ve mevcut finansal araçları belirlemekte, adil ve kapsayıcı bir geçişin nasıl sağlanabileceği konusunda açıklamalara yer vermektedir. Mutabakatta yer alan karbon-nötr hedefini yasal bir çerçeveye yerleştirmek amacıyla da Avrupa İklim Kanunu teklifi sunulmuştur.
AB bu hedefe ulaşmak için belirlediği ölçütleri ticari ilişkilerde bulunduğu ülkelere de yayarak fosil yakıt temelli ekonomik modeli tümden değiştirmeyi hedefliyor. Bu bağlamda tartışılan yeni tedbirler arasında “sınırda karbon vergisi” de bulunuyor.
Yukarıdaki şekil Yeşil Mutabakat’ın farklı unsurlarını göstermektedir.
Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın kapsamı yedi strateji altında özetlenmiştir:
Avrupa Yeşil Mutabakatı içinde yer alan Sınırda Karbon Düzenlemesi, aslında AB ile ihracat yapan her sektörü yakından ilgilendirmektedir. Fakat en çok karbon emisyonuna sebebiyet veren sektörler üst sıralarda yer almaktadır.
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (Carbon Border Adjustment Mechanism– CBAM), genellikle daha düşük maliyetle üretilen yüksek emisyonlu ürünler ile görece daha düşük emisyonlu ancak yüksek maliyetle üretilebilen alternatif ürünlerin rekabet gücünü aynı seviyeye getirmeyi amaçlıyor. Diğer bir deyişle, karbon vergisi gibi düzenlemelerle yüksek emisyonlu ürünlerin maliyetini, düşük emisyonlu ürünlerin seviyesine taşır.
Raporlarda yer alan veriler kapsamında da 6 ana başlıkta toplanmaktalardır. Bu sektörler aynı zamanda AB ile en çok ticari faaliyetlerinin de bulunduğu sektörlerdir.
Türkiye’yi Nasıl Etkiler?
Sera gazı emisyonları geçtiğimiz 30 yıl içerisinde %130 artan Türkiye, emisyon yoğunluğunu azaltmadığı taktirde AB ülkelerine ihracatında ciddi kayıplar yaşayabilir. Öte yandan Türkiye, AB Yeşil Mutabakatını bir tehditten ziyade düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş için bir fırsat olarak görmelidir. Bu doğrultuda en geç 2050 yılında karbon nötr olma vizyonuyla iklim değişikliğiyle mücadele hedefimizi bir an önce gözden geçirmeli ve bu hedefe hizmet edecek bütüncül bir iklim ve ona uyumlu yeşil kalkınma politikası geliştirmeliyiz.